Zuhal Müzik

ARA
DAVUL ve PERKÜSYON

Müzisyenleri Anlatan 20 Harika Belgesel

1) Amy (2015) | IMDb 8,0


2011 yılının Temmuz ayında henüz 27 yaşındayken hayata veda eden, müzik alanında yüzyılın gördüğü en önemli yeteneklerden biri olarak kabul edilen Amy Winehouse'un hayatını beyazperdeye yansıtan film, ünlü müzisyenin kendi anlatımı eşliğinde, daha önce görülmemiş arşiv görüntülerini izleyiciyle buluşturacak. Aynı zamanda Winehouse'un daha önce duyulmamış şarkılarını da gün yüzüne çıkaran belgeselin yönetmenliğini 2010 Asif Kapadia üstleniyor.

2) Jimi Hendrix (1973) | IMDb 7,9


Rolling Stone dergisi tarafından 2003 yılında yapılan bir listede tüm zamanların en büyük gitaristi seçilen Jimi Hendrix, 60’lı yılların tartışmasız en önemli müzik ikonlarından biridir. 1970 yılındaki trajik ve beklenmedik ölümünün ardından varisleri tarafından hayata geçirilen bu belgesel projesi, usta sanatçının hayatında olan insanların ve canlı performanslarının görüntülerinden oluşmaktadır. Headliner olarak çıktığı ve tüm zamanların en efsanevi müzik organizasyonlarından olan Woodstock dahil önemli sahne performanslarından bölümlerin yanında Eric Clapton, Mick Jagger, Lou Redd gibi isimlerin sanatçı hakkındaki yorumları da görülmeye değer. Joe Boyd, John Head ve Gary Weis’ın yönetmenliğini üstlendiği belgesel, “Jimi Plays Berkeley”, “Experience Hendrix” gibi usta sanatçıyla ilgili diğer belgesellerden bir tık önde bulunmakta.

3) The Beatles Anthology (1995) | IMDb 9,4


Beatles' ın 1958-1970 yılları arasındaki çalışmalarına ve grubun gelişimine tanık olacağımız dizi, sekiz bölümden oluşmaktadır. Temmuz 1940 ve mart 1963 tarihleri arasını kapsayan birinci bölümde grup elemanlarının çocukluk yılları, Beatles'ın temelleri ve Almanya günleri anlatılmış, 1995' te tv kanallarında yayınlanmıştır. Her Beatles hayranının mutlaka izlemesi gereken bir belgesel...

4) Kurt Cobain: Montage of Heck (2015) | IMDb 7,9


Brett Morgen'ın hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği belgesel, efsane müzisyen Kurt Cobain'in kariyer/inin ilk dönemlerini ön plana alıyor. Müzisyenin Aberdeen günlerine odaklanan yapım, kendisinin Nirvana grubunun temellerini atışını ve zaman içerisinde girdiği psikolojik hüsrana da parmak basıyor. Morgen, belgeseli oluştururken büyük ölçüde grubun ve Cobain'in mevcut arşiv görüntülerinden yararlanmış.

5) Michael Jackson's This Is It (2009) | IMDb 7,3


Michael Jackson'ın Temmuz ayında Londra'da, "This Is It" adı altında başlayacak olan konserlerinin Staples Center'da yapılan provalarının görüntüleri...

6) The Pink Floyd and Syd Barrett Story (2001) | IMDb 7,9


The Pink Floyd and Syd Barrett Story 2001'de BBC için Syd Barrett: Crazy Diamond adıyla çekilen ve 2003'te DVD olarak yayınlanan John Edginton'ın yönettiği bir belgeseldir. Belgesel Pink Floyd'un kuruluş dönemlerine ve Syd Barrett'in müzikal yaşantısına odaklanmıştır.

7) The Doors: When You're Strange (2009) | IMDb 7,7


İsmini Aldous Huxley’in The Doors of Perception, yani Algının Kapıları adlı eserinden alan The Doors grubu, kuşkusuz ki 1960’lar itibariyle uluslararası bir kültür fenomeni haline geldi. Jim Morrison’un müziğine de yansıttığı paganizmle olan ilişkisi ve dolayısıyla ortaya çıkardığı mistik tınıları, The Doors’u birçok gruptan farklı kılan etmenlerdi. Tom Dicillo’nun yönetmenliğini üstlendiği When You’re Strange, The Doors’u oldukça şeffaf bir şekilde yansıtıyor. 2009 yapımı belgesel, 60’lı yıllara damgasını vuran Kennedy suikastı ve Vietnam Savaşı gibi konulara da kurgusunda yer vererek, grubun içinde bulunduğu dönemle olan politik bağını da ortaya koyuyor. Oliver Stone’un yönetmenliğini yaptığı ve birçok eleştiri alan 1991 yapımı The Doors filminin aksine When You’re Strange, Jim Morrison’ın yaşadığı zihinsel bulmacaları anlamak için doğru bir kaynak. Zira grubun gitaristi Robby Krieger da, 1991 yapımı filme nazaran When You’re Strange’in Morrison’ın zihnini anlamak için daha derin bir bakış sunduğunu belirtmişti.

8) David Bowie: Ziggy Stardust and The Spiders From Mars (1973) | IMDb 7,4


1947, Brixton, İngiltere doğumlu olan ve Glam Rock’ın Kralı olarak tanınan David Bowie kendisi kadar yaratmış olduğu Ziggy Stardust personasıyla da oldukça meşhurdur. Belgesel; The Spiders from Mars isimli üç kişilik grubuyla konserlere çıkan ve Ziggy olarak performanslara imza atan Bowie’nin, hayali karakterini emekliye ayırdığı ve arkasındaki grupla çıktığı son konser olan Leper Messiah görüntülerinden oluşmaktadır. Kendinizi 70’lerin sihirli ezgileriyle dolu konserlerinden birindeymiş gibi hissettiren belgesel, David Bowie hayranlarını mest ederken, genel olarak müziğe karşı ilgili olan herkes tarafından beğenilmektedir. Birkaç festivalde gösterildikten sonra geçtiğimiz yıllarda DVD olarak tekrar satışa sunulan belgeselin yönetmen koltuğunda oturan isim ise pek çok müzik belgeselinin arkasındaki isim olan D.A. Pennebaker.

9) Marley (2012) | IMDb 8,0


Müziği ve sevgi mesajlarıyla ikonlaşan Bob Marley’in yaşamı, Kevin MacDonald tarafından sonunda beyazperdeye aktarıldı. Filmde Bob Marley’in dünya müziğinin yanısıra, tüm dünyaya vermek istediği sosyal ve politik mesajlarla nasıl bir dünya ikonu haline geldiğini ve bugüne kadar çok az sayıda müzisyenin bu başarıyı elde ettiği görülebiliyor.

10) Elvis: That's the Way It Is (1970) | IMDb 8,0


1969 Şubat ayı ile 1970 yılları arasında Elvis Presley’in Vegas’ta sahnelediği 50 gösteriyi ekrana taşıyan That’s the Way It Is belgeseli, “kral” olarak olarak anılan sanatçının bu hitabeti ne derece hak ettiğini gösteren bir kanıt niteliğinde. O güne kadar çeşitli filmlerde de yer almış olan Presley’in bu kez dramatik ögeler içermeyen bir eseri olma özelliği taşıyan belgesel, Presley’in beyazperdenin sahnelere yeniden dönüşünün de simgesi niteleği taşıyor. Elvis Presley’in yepyeni bir tür olarak görülen müziği, çoğu aileler tarafından tasvip edilmeyen ama genç kızlar tarafından taklit edilen davranışları, kuşkusuz ki onu efsane yapan özellikleri arasında yer alıyor. That’s the Way It Is belgeselinde ise, gerek sahnedeki Presley tavırlarına, gerekse hayranlarının hal ve tepkilerine tanıklık etmek mümkün. 2001 ve 2014 yıllarında özel versiyonlarıyla yeniden piyasaya sunulan eser, günümüzde halen daha satışta bulunuyor ve “Elvis dönemi” için kaç kalan müzikseverlerin başucu kaynağını oluşturuyor.

11) Depeche Mode: 101 (1989) | IMDb 8,2


Yine bir D. A Pennebaker belgeseli üzerinden gidip bu kez zamanı biraz ileri sararsak, karşımıza bu kez Türkiye’de de oldukça geniş bir dinleyici kitlesi olan Depeche Mode çıkıyor. Grubun “Music For the Masses” albümü için çıktığı dünya turnesinin 101’inci ayağını oluşturan Rose Bowl konseri, Depeche Mode’a müzik dünyasında bir stadyumu dolduran ilk elektronik müzik grubu olma ünvanı da sağlamıştı. Konseri sadece sahneden değil, sahne arkasından da takip eden Pennebaker, bu görüntüleri çeşitli söyleşiler ve Music For the Masses turunun genel görüntüleriyle birleştirince ortaya mütevazi adımlarla ilerleme gösteren bir grubun başarıya ulaşmasının haklı gerçekliği çıkıyor. Yönetmenlik koltuğunda oturan ve daha önceden Jimi Hendrix, David Bowie ve Bob Dylan belgesellerinde de ismine rastladığınız Pennebaker, böylece bir kez daha efsanevi bir müzik belgeseline imza atmış oluyor.

12) Let's Get Lost (1988) | IMDb 7,9


Yapım ve yönetmenliğini Bruce Weber’in üstlendiği Let’s Get Lost, jazz tarihinin en önemli trompet sanatçılarından Chet Baker’ın hayatına ışık tutuyor. Baker’ın müziğinde tanık olduğumuz o melankolik, kederli ve romantik tınılar belgesel eşliğinde sanatçının kişiliğine odaklanmamızı sağlarken somut bir anlam kazanıyor. İlk işini Charlie Parker, bir sonrakini Stan Getz, üçüncüsünü ise Gerry Mulligan ile yapan sanatçı hakkındaki bu belgesel; ismini ise Baker’ın 1943 yılında kaydettiği Let’s Get Lost adlı parçadan alıyor. Belgesel, Chet Baker’in müzikal hayatıyla birlikte özel hayatına da fazlasıyla yer veriyor. Nitekim gençlik dönemindeki karizmatik yüz hatları sebebiyle edindiği ünden olsa gerek, belgesel çoğunlukla Baker’ın hayatına giren kadınlar üzerinden ilerliyor; ancak bu kadınlar sanatçının hayatında az ya da çok etkiye sahip olduğundan, böylece müziğin ortaya çıkış sürecine de bir nevi ışık tutulmuş oluyor. Weber’in, olumlu olduğu kadar olumsuz Baker özelliklerine de yer verdiği belgesel, sanatçının aynı zamanda alkol ve uyuşturucu ile yaşadığı problemlere ve ailesine olan vurdumduymaz tavırlarına da dikkat çekiyor. Müzik ile kadın olgusunu en fazla bir araya getiren yapımlardan olan Let’s Get Lost’un, jazz’ın önde gelen trompetçilerinden Chet Baker’ı anlayabilmek adına mutlaka izlenmesi gerektiği söylenebilir.

13) The Rolling Stones: Gimme Shelter (1970) | IMDb 7,9


Başarılı müzisyen fabrikası olarak nitelendirebileceğimiz İngiltere’den çıkıp da dünyayı kasıp kavuran gruplardan bir diğeri de The Rolling Stones. Tüm zamanların en başarılı müzisyenlerinden kabul edilen grubun, genel olarak değil de daha spesifik bir turne ve konser sırasında başlarına gelen talihsiz olayların anlatıldığı, gerçek görüntülerden oluşmuş Gimme Shelter belgeseli rahatsız ediciliği ile dikkat çekiyor. 1969 yılında California, Altamont’ta gerçekleştirilen Santana, Jeferson Airplane, The Rolling Stones gibi meşhur grupların performans sergileyeceği bir ücretsiz konser orgnizasyonunda, güvenlik zaafiyeti sebebiyle konser alanında meydana gelen ölümleri anlatmaktadır belgesel. Konser öncesinde müzisyenler ile organizatörler arasındaki konuşmalar ve konsere giden yolun gösterilmesi sizi olayın içine daha çok çekerken, dönemi kafanızda daha net şekilde canlandırabiliyorsunuz. Woodstock ruhunun yakalanmaya çalışıldığı ve 300.000 kişinin katıldığı organizasyonda Hell’s Angels denilen bir grup özel güvenliğin sahneye çıkmaya çalışan insanlara uyguladığı kaba kuvvet ve cinayete varan şiddetinin gerçek görüntülerine yer veren belgesel, medya tarafından gruba yöneltilen suçlamalar için de bir aklanma belgesi niteliğinde.

14) Lady Sings the Blues (Billie Holiday) | IMDb 7,1


Film efsanevi caz şarkıcısı Billie Holiday'in sorunlu yaşam ve kariyer/ öyküsünü anlatmaktadır.

15) Ray (Ray Charles) | IMDb 7,8


Kuzey Florida'da doğup büyüyen Ray Charles henüz yedi yaşında kör olmuştur. Özgürlüğüne düşkün bir kadın olan annesinden etkilenen Ray, kendi başına ayaklarının üzerinde durmayı öğrenir. Doğup büyüdüğü yerleri terk edip, o parlak kariyer/ine ulaşmak için ilk başlangıcı yapar.

16) Jazz on a Summer's Day (1959) | IMDb 8,1


Yönetmenliğini Aram Avakian ve Bert Stern’in üstlendiği Jazz on a Summer’s Day, günümüzde de hala devam eden Newport Jazz Festivali’nin, 1958 yılı ayağına davetiye sunuyor. Gerry Mulligan, Chuck Berry, Louis Armstrong, Dinah Washington, Jack Teagarden, Jimmy Giuffre, Thelonious Monk, Sonny Stitt gibi isimlerin sahne aldığı festival, sadece bir müzik şenliği olmakla kalmıyor, aynı zamanda müzik tarihi alanında kendini geliştirmek isteyenlere de bir fırsat sunuyor. Belgeselin olumsuz olarak nitelendirilebilecek tek bir yönü var; o da sinematografik anlamda başarılı bir duruş sergilememesi. Fakat bu durum, Jazz on a Summer’s Day’in en iyi müzik belgeselleri arasında yer almasını engellemiyor. Zira başarılı sanatçılara ulaşabilmemizi sağlayan bu belge, birçok müziksever için bir altın değerinde. 

17) Iron Maiden: Flight 666 (2009) | IMDb 8,4


Heavy Metal tarihinin en büyük gruplarından Iron Maiden'ın, 2008'de çıktığı turnenin perde arkası Flight 666'de.Vokalist Bruce Dickinson'ın kullandığı Boeing 757 ile 45 günde dört farklı kıtayı gezen ve 23 konser veren Iron Maiden, Flight 666 belgeseliyle, bu büyük turnenin perdesini aralıyor.“Metal; A Headbanger’s Journey” ve “Global Metal” belgeselleriyle tanınan Sam Dunn'ın imza attığı Flight 666, yaş ortalaması 50 olan bir grubun, medyanın desteği olmadan yüzbinlerce hayrana nasıl ulaştığını eğlenceli bir dille anlatıyor.

18) Queen: Days of Our Lives (2011) | IMDb 8,5


“I’m not ;ing to be a rock star… I’m ;ing to be a legend" Gerçek adı Farrokh Bulsara olan Zanzibarlı Freddie Mercury, bu cümleyi kurarken hiç de şaka yapmıyordu. Zira Mercury’nin solistliğini yaptığı efsanevi grup Queen, 300 milyonun üzerinde bir satış başarısı elde etti. Opera ve rock müziği birbiriyle harmanlayan grup, yürüdüğü bambaşka çizgi ve sunduğu sahne şovlarıyla birçok alanda ilki gerçekleştiren gruplardan oldu. Bu başarısı sayesindedir ki Queen, ulaştığı geniş kitleleri stadyumlara doldurdu ve böylece “stadyum konseri” kavramını ortaya çıkardı. Sahne şovlarının pek de revaçta olmadığı bir dönemde konser alanını Broadway’e çeviren Mercury’nin, en büyük amaçlarından biri de baleyi daha geniş kitlelere ulaştırmak istemesiydi. Rock, opera ve bale? Tüm bunların bir araya gelebileceğini Queen kanıtlamış olacak ki, günümüzde Freddie Mercury anısına baleler sahneleniyor. Days of Our Lives, işte böyle bir grubun öyküsünü başarılı bir şekilde ekrana yansıttığından ötürüdür ki izlenmeyi hak ediyor. Dünyanın en başarılı parçalarından olan “We’re The Champions” için grubun gitaristi şöyle diyor: “Futbol veya benzeri sporlarda rakip iki takım vardır ve iki taraf da bu şarkıyı söyleyebilir; ancak bir rock konserinde sadece tek bir ekip vardır.” Queen, o tek ekip olarak sahnede yer aldı ve stadyumları dolduran ilk grup oldu. Freddie Mercury ise, AIDS ölümüne sebep olana kadar üretmeyi hiç bırakmadı.

19) No Direction Home: Bob Dylan (2005) | IMDb 8,6


Scorsese'nin gözünden bir efsane: Bob Dylan. Amerikalı efsane yönetmen Martin Scorsese'nin elinden çıkan belgesel "No Direction Home: Bob Dylan" müziğin yaşayan efsanesi Bob Dylan'ı konu alıyor ve sanatçının kariyer/inin ilk dönemine eğiliyor. Minnesota'da başlayıp, New York'un Greenwich Village kulüplerinde devam eden, 1966 yılında İngiltere turnesinde tepe noktasına ulaşan bir kariyer/in, efsane sanatçı Bob Dylan'ın hikayesi anlatılıyor. Robert Allen Zimmerman'dan Bob Dylan olmaya doğru giden yolda Bob Dylan'ın başına gelenler belgeselde sunuluyor. Scorsese basın toplantıları, konserler ve nadir bulunan stüdyo kayıtlarının kamera arkası görüntülerine yer vermiş. Bob Dylan'ın yakın arkadaşlarının ve kendisiyle yapılan uzun röportajlarında yer aldığı belgesel, ünlü müzisyenin hayranlarının yanı sıra sadece dinleyici kate;risinde olsa da müzikle az çok ilişkisi bulunan bütün seyirciler için birebir.

20) Metallica: Cliff 'em All (1987) | IMDb 8,6


Cliff 'em All, Metallica'nın eski basçısı Cliff Burton'a adanmış bir belgeseldir. Burton, 27 Eylül 1986'da Avrupa turnesinin İsveçayağında Ljunby yakınlarında otobüslerinin geçirdiği kazada hayatını kaybetti. Tur otobüsü buzlu yolda kayıp takla atmış, Burton da otobüsün camından fırlayıp altında kalmıştı. Otobüs kaldırılmaya çalışılırken çekme halatının kopması sonucu tekrar Burton'un üzerine düştü. Burton'un ikinci düşüş sırasında hayatta olup olmadığı bilinmemektedir.

BONUS:

- Garip: Neşet Ertaş (2005) | IMDb 8,1


Can Dündar'ın hazırladığı ve yönetmenliğini yaptığı, "Bir Ayrılık", "Bir Yoksuzluk", "Bir Ölüm" adlı üç bölümden oluşan "Garip" adlı belgeselde, Neşet Ertaş'ın müzikal yolculuğu geniş bir dökümanla sunuluyor. Ertaş'ın yaşadığı yerlerde yapılan çekimlere eklenen, büyük usta Muharrem Ertaş'ın görüntüleri, Neşet Ertaş'ın köyünde yapılmış çekimler ve zengin bir görsel malzeme, belgeselin değerini oldukça yükseltiyor. Halk müziği alanında önemli bir çalışma sayılabilecek belgesel, kültürel tarihimizin yaşayan en büyük ozanının görüntüleriyle eksiksiz bir arşivsel çalışma.

- İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek (2005) | IMDb 7,8


Fatih Akın’ın yazıp yönettiği “Köprüyü Geçmek: İstanbul Hatırası”; içinde yaşadığımız İstanbul’u, her gün dolaştığımız fakat fark etmediğimiz sokakları, mekânları çarpıcı bir anlatımla gösteriyor, duymadığımız sesleri dinletiyor. İstanbul’un gerçek ruhunu, sesini ortaya çıkarıyor. ”Köprüyü Geçmek: İstanbul Hatırası”, her şeyden önce bir tutkunun filmi. Fatih Akın, aynı zamanda yakın arkadaşı olan Alman müzisyen Alexander Hacke'nin İstanbul'daki müzisyenlerle yaptığı kayıtlardan yola çıkarak İstanbul'u yeniden keşfediyor. Belgesel, ‘Duvara Karşı’ filmi için yaptığı müzik çalışması sırasında ilk kez İstanbul’la ve müziğiyle tanışan Alexander Hacke’nin oteline gelişiyle başlıyor. 20 yıldır ‘Einstürzende Neubauten’ (Çöken Yeniyapılar) müzik grubunun üyesi olan Hacke, basçılarını kaybeden Baba Zula grubunun üyelerinin isteği üzerine onlara katılıyor. Hacke seslerine aşık olduğu İstanbul’da sadece bas gitarıyla değil, mobil kayıt stüdyosunu ve dünyanın dört bir yanından insan sesi ve diğer sesleri kaydetmiş olduğu 'mucizevi mikrofonu'nu da getirmiş. Amacı, 'sokak kaydı' adını verdiği ve akla gelebilecek her yerde profesyonel müzik kaydı yapılmasını sağlayacak bir yöntemle, İstanbul’un müzik çeşitliğini kaydetmek. Böylece Batılı kulaklara modern elektronik müzikten, rocka, hip-hopa ve arabeske varana kadar çok çeşitli müzikler sunma olanağı bulmaktı.

“Köprüyü Geçmek: İstanbul Hatırası” de, Fatih Akın'ın bu yolculuğunda Alexander Hacke’ye kamerasıyla eşlik etmesinin sonucunda ortayan çıkan bir belgesel. Belgesel, otelinde bir müzik üssü kuran Hacke’nin İstanbul'un tuhaf, aykırı, çalkantılı ve baştan çıkarıcı dünyasında dolaşmasına tanıklık ediyor. O, izlenimlerini ve sesleri kaydettikçe, biz izleyiciler de kendimizi İstanbul'un büyüsüne kaptırmadan edemiyoruz. Her ne kadar Hacke, şehrin tüm seslerini kaydetme gibi ütopik bir amaçla yola çıksa da, binbir çehreye sahip bu dev kent karşısında, teknolojinin son ürünü aletlerinin yetersiz kalacağının farkında. Bu yüzden sıkça kendini kaydettiği müziğin akışına bırakıyor, kaydettiği sesleri yeniden dinlediğinde hiçbir zaman yakalamayacağı deneyimi, kayıt sırasında yaşıyor, kendini zamanın büyülü akışına bırakıyor. Sonuç olarak, hem bu müthiş deneyim, hem paha biçilemez kayıtlar, hem de izleyecilerin keyifli dakikalar yaşadığı müthiş bir belgeselle ülkesine dönüyor.